Borsa yatırım fonları (BYF), bir endeksi baz alan, baz aldığı endeksin performansını yatırımcılara yansıtmayı amaçlayan ve payları borsada işlem gören yatırım fonlarıdır. BYF bir endekse, emtiaya dayalı olarak çıkarılmakta ve baz aldığı endeks veya emtia kapsamındaki varlıklara endeksteki ağırlıkları oranında yatırım yapmaktadır. Örneğin BIST 30 endeksine yatırım yapmak isteyen bir yatırımcı, endeksteki payları ayrı ayrı almak yerine endekse dayalı BYF’ye yatırım yaparak, söz konusu endekse yatırım yapma imkânı bulmakta ve endeksin getirisinden yararlanabilmektedir.
Borsa yatırım fonları, yetkili aracı kuruluşlar, yeni kanun ile portföy yönetim şirketleri tarafından yatırımcılardan toplanan nakit ile, baz alınan endeksteki menkul kıymetlerin satın alınmasıyla oluşturulan portföylerdir. Bu fonlar, baz aldıkları endeksteki payları ya da diğer enstrümanların (altın,döviz vb.) getirisini yansıtmakta ve riskini taşımaktadır. BYF katılma belgeleri, aracı kurumlar vasıtasıyla Pay Piyasası’nda alınıp satılabilmektedir*.
Fonların işleyişine biraz değinecek olursak; Sektörde altına endeksli bir altın borsa yatırım fonu kurulduğunu düşünelim. Piyasada altının fiyatı 100 TL ise, altına dayalı fonunun fiyatı da 1 gram=1 katılma payı olduğu için 100 TL üzerinden işlem görecektir. Yıllar itibarı ile piyasa fiyatı ve fon yönetim ücreti oranında farklılaşma olabilecektir. Zira fon gider kesintileri fonun içinden kesilmektedir. Yatırımcı bu fondan altın yükseldiğinde yükselen miktar kadar kazanç elde etmiş olacaktır. Aynı şekilde düştüğünde, düşüş kadar zararı olacaktır. Burada yatırımcının maliyetleri fon yönetim ücreti ile bu fonların borsada işlem görmesi nedeni ile aracı kurumlar üzerinden alım satımının yapılması zorunluluğu gereği, aracı kurumlara ödenen alım-satım komisyonudur. Ayrıca kurucu altın saklama bedelini fonun içinden tahsil ediyorsa bu bedel ile denetim gibi zorunlu giderler de fonun masrafı olacağı için yatırımcı açısından çok cüzi de olsa maliyet oluşturmaktadır. Başkaca ilave getiri veya kazanç bulunmamaktadır.
Kanunen BYF’lerin potföyünde bulunan varlıkların %75’i faizli olarak ödünç verilebilir. Bu şekilde fon ilave getiri elde ederek, bu getirinin fona yansıtılması sonucu fon değer kazanmış olacaktır. Fonu elinde bulunduran yatırımcı da, ödünç işlemden dolayı fonun değer kazanması ile ilave getiri elde edecektir. Ancak bu getiri faizli işlemden kaynaklı getiri olduğu için bu kazanç faizsiz finans prensiplerine uymamaktadır. Örneğin 100 kilo büyüklüğünde altın BYF’si olduğunu düşünelim. Fon yöneticisi bu fondan 75 kilo altını belli faiz oranı üzerinden 90 günlük vadede ihtiyaç duyan kişi veya kuruluşa ödünç vererek fon için ilave getiri elde etmiş olacaktır. Ödünç alan taraf 90 günlük süre zarfında bu altının zilyetliğini elinde bulundurduğu için tasarruf yetkisine haiz olacaktır. Dolayısı ile elde edilen 75 kilo altını piyasada alıp, satabilir ve her türlü işleme konu edebilir. Ödünç veren taraf bu altın üzerinde ödünç verdiği için, 90 günlük süre zarfında 75 kilo altın üzerinden tasarruf yetkisini sınırlamıştır. Eğer ödünç verilen bu altın tekrar alım-satıma konu edilirse türev ürün oluşturulmuş olacak, gerçekte 75 kilo olan altın, hem ödünç alan hem de ödünç veren kişi/kurum tarafından kullanılırsa piyasada 150 kilo altın varmış gibi işlem görecektir. Bu işlem fıkhi açıdan uygun olmadığı için ödünç verilen altının getiri elde edecek şekilde verilmesi ve verilen altının veren tarafından da kullanılmasının fıkhi açıdan uygun olmadığı dile getirilmektedir. SPK mevzuatında bununla ilgili herhangi bir kısıtlama bulunmamak ile birlikte katılım bankalarında bu tür ürünler kullanılmamaktadır.
Borsa yatırım fonları, ülkemizde Avrupa veya Amerika’da gördüğü derecede rağbet görmemiş, sermaye piyasaları üzerinde varlığını ve etkisini hemen hemen yitirme noktasına gelmiştir.. Tüm gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerin çoğunda çok başarılı olduğu halde Türkiye’de başarısız olmaları sorgulanması gereken bir durumdur. Temel neden, düzenleyici otoritelerin bu ülkelerde BYF’ler başta olmak üzere kolektif yatırım araçlarına pozitif ayırımcılık uygulamaları ve vergi dahil birçok avantaj sağlamalarına rağmen, Türkiye’de ise pozitif ayırımcılıktan ziyade, aşırı regülasyon uygulanması sonucu negatif ayırımcılık yapıldığı söylenebilir. Dolayısı ile bireysel ve kurumsal yatırımcılar için doğrudan varlığa yatırım BYF’ye veya yatırım fonuna yatırımdan daha cazip duruma gelmektedir. Özellikle altın ve gümüş gibi emtiaya dayalı borsa yatırım fonlarında, yatırımcının bankalar gibi emtia alımı yapabilecek alternatif dağıtım kanalı imkânının olması; hisse senedi borsa yatırım fonlarında ise yatırımcının hem hisse senedine uzak durması hem de doğrudan hisse senedi yatırımı yapabilmesi veya herhangi bir hisse senedi yatırım fonunu alabilmesi, BYF şeklinde kurulmuş olan fonlara olan ilgisini azaltmıştır. Aşağıdaki tablodan da net olarak anlaşılacağı üzere BYF’lere olan ilgi her geçen yıl azalmaktadır. 2015 yılında mevcut olan 14 adet BYF ise, SPK’nın borsa yatırım fonlarına ilişkin yeni düzenlemesinde yer alan fon büyüklüğü kriteri (3 milyon TL), borsanın piyasa yapıcılığı düzenlemesi, vergisel dezavantajlar, yatırımcı ilgisizliği ve düşük kar oranları gibi nedenlerden dolayı kapanma ile yüz yüze kalınmıştır.
Yıl
BYF (Milyon TL)
BYF (Milyon ABD$)
2010
14,109.94
9,445.44
2011
8,731.44
5,266.73
2012
8,256.80
4,611.46
2013
8,368.08
4,515.01
2014
3,829.13
1,753.57
2015*
2,985.59
1,146.43
Kaynak : Borsa İstanbul, *2015 yılı verileri yılın ilk 8 ayının toplamını göstermektedir.
*Borsa Yatırım Fonları Tebliği (III-52.2), Resmi Gazete, 28701, 27 Ekim 2013
Kullanıcı deneyimini geliştirmek için çerezleri kullanıyoruz. Bu uyarıyı kapatarak veya sitede gezinmeye devam ederek KVKK Politikası ve KVKK Aydınlatma metnini kabul etmiş oluyorsunuz.